Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?Forum - Ucuz Bir Hikaye
Burdasın: Forum => Piriket Siir => Ucuz Bir Hikaye |
|
Admin (şimdiye kadar 1039 posta) |
Kaç ruhum daha uzaklara. Kimsenin bulamayacağı yerlere. Kimsenin ellerinin sana uzanamayacağı şehirlere git. Herkesin unutacağı kadar kal orada. Kimsenin dönmeni ümit etmeyeceği kadar yok et kurtuluş umutlarını. Kimsenin çıkacağına inanmayacağı kadar bat en derinlere. Kimsenin yere çarpışını duyamayacağı kadar vur dibe. Kimsenin özlemeyeceği kadar değersizleştir kendini. Kimsenin yüceltemeyeceği kadar aşağıla. Yık tüm köprüleri. Yak tüm ateşleri. Boya bu soluk çizgileri Gökkuşağına atsam elimdeki herşeyi. Hepsinin rengi değişir mi? Herşey birbirine girdiğinde durup ne yapıyorum ben diye soruyorum. İçimden yaşıyorsun yanıtı geliyor. Ayrıntıya ne hacet. Bu hepsini özetliyor. Yaşıyorum. Güzelini yaşıyorum. Kötüsünü yaşıyorum. Hepsi bir. Hepsi burada. Hepsi benim. Yaşıyorum... Kötü zamanları unutmaya zorluyor bazen aklım. O da kendince yaşamaya devam etmeye uğraşıyor işte. Olmuş şeyleri olmamış kabul edip, kesip parçaladığı şeritleri tekrar birleştiriyor. Ve kendine tüm renklerin doyasıya parladığı düşsel bir dünya yaratıyor. Bazıları onun kendi çevresine düşten duvarlar ördüğünü söylüyor. Dışarıdaki hayat gerçek diyor. Ben buna itiraz ediyorum. Tümüyle reddedilince boyut, gerçekler de acı vermiyor çünkü. Sonunda hayal gerçeğe galip geliyor. Dışarıda mükemmel bir dünya var. Herşey kusursuz. Herkes kusursuz. Sokaklar cetvelle çizilmiş, insanlar geometrik şekillerden oluşuyor. Sözcükleri en estetik fontlarda yer alıyor konuşma balonlarının içinde. Tüm tonlar aynı frekansta. Üzerlerindeki kıyafetler tek renk. Bacalardan tüten dumanlar bile düzgün çizgiler halinde. Manzaralar piksellere ayrılmış. Ve düzgün olmayan şekillerden oluşan ellerimi gelişi güzel açıp bu muhteşem uyumu bozarak yukarılara sesleniyorum. Lütfen ben böyle mükemmel olmayayım. Lütfen hep böyle eksik, hep kusurlu kalayım. Hep günahkar olayım ben. Hiç ait olmayayım oraya. Hep uzak kalayım bu kenarları kesilmiş güneşten. Ne aydınlatsın, ne ısıtsın beni. Kendi karanlığında üşümek hepsinden güzel. Çözdüm iplerini rüyalarımın, özgür bıraktım kaçıp gitmesi için açık kapılarından. Her gece başka bir insanın ruhuna giriyor, başka bir hayata gidiyorum. Bakıyorum da, onlar da mutlu değil. Her ne kaybetmiş isek, hepimiz kaybetmişiz. Bazen de süzülüp yukarılara kendi hayatıma kuş bakışı bakıyorum. O kocaman şeyler ne kadar küçük görünüyor. Ve ufacık bir nokta ne kadar da belirgin görünüyor onlarca büyüğün arasında, nasıl da ayırt ediliyor, nasıl da paha biçtirmiyor kendine diğerlerinin yanında. Nasıl da vazgeç hepsinden benim için diyor. Nasıl da vuruyor süzülürken. Nasıl düşürüyor. Nasıl yerlebir ediyorum üzerine yıkıldıklarımı. Dikiyorum gözlerimi gökyüzüne. Ölmeden önceki son dileğimi soruyor melekler, bir şans daha ister miydin? Hayır diyorum. Bir şansım daha olsaydı, yanlışlarım kadar doğru, doğrularım kadar da yanlış yapardım. Yani pek de birşey farketmezdi. Çok şey söylemek istiyorum aslında. İtiraf etmek istiyorum tüm pişmanlıklarımı. af dilemek istiyorum daha önce karşına çıkmadığım için. Çok isterdim masum olmayı. Yüzüne donuk gözlerle bakmayı bırakıp birşeyler söyleyebilmeyi. Sende kaybetmekten korktuğum şeyleri buluyorum. İşte bu yüzden böyle bakıyorum sana. Sanki benmişsin gibi. Sanki benimmişsin gibi. Ne sen, ne ben, ne de zaman. Hayır uğraşma. Suçlayacak birilerini bulunca hiç bir şey geri gelmiyor. Bırak herkes masum kalsın. Kimse haketmiş olmasın kötü sonları. Masaldan da olsa hakettiğini alacağı bir dünyası olsun herkesin. Boşuna da olsa beklesin güzel günleri. Beklesin ki yaşayacak mecali olsun. Yoksa kolay kaldırılabilir bir yorgunluk değil bu. Ucuz hikayeler satılıyor sokakta. Raflarda eskimiş mutlu kahramanlar var. Bir zamanlar en büyük heyecanlarla yazılmış satırlar kutulara yığılmış, toz içinde. Hala gülüyorlar. Ama bunu kimse bilmiyor. Ucuz sevinçler gelip geçiyor yollardan. Sabah hiç birşey hatırlamayacağını bile bile seni seviyorum diyor yalanların yorduğu ağızlar. Her gece başka bir rüya gibi, gözlerim açık yaşıyorum. Soluk renkli bulutlarla kapalı gökyüzünün verdiği iç karatısıyla uyandığımda ise aynı anlamsızlık, aynı boşluk, aynı pişmanlık, aynı nefret. Mastürbasyon sonrası aynaya bakmak gibi. Aşağıla beni. Ucuz umutlar doğuyor küllerden. Büyük yangından geriye kalan son bir kaç küçük alev. Yağmuru bekler hepsinin toprağa karışması. Ardından güneş doğar, kuruyup taşlaşır hepsi. En büyüğünü alıp sektiririm sonsuzluğun denizinde. Bir kaç kez zıplayıp batar sonunda. Doğanın yasaları her yerde. İsmimi taşına kazı. Ve fırlat, gücünün yettiği en uzağa. Kimsenin bulamayacağı, ellerinin uzanamayacağı, herkesin unutacağı yerlere. Dönmesini ümit etme, yok et kurtuluş umutlarını. Yık tüm köprüleri. Yak tüm ateşleri. Ve sonra dönüp bak geriye... Kahret tüm çizgileri... |
Bütün konular: 1911
Bütün postalar: 3045
Bütün kullanıcılar: 2369
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse